Alper Derinboğaz’ın tasarladığı yeniden işlevlendirme projesi, İstiklal Caddesi’ndeki önemli pasaj inalarından biri olan Fitaş Geçidi’nin eski canlı hayatını yeni fonksiyonlarla geri getirmeyi hedefliyor. Sıradan bir mimari dille 60’lı yılların ortalarında üretilmiş bu yapının önemi, bir zamanlar barındırdığı kültürel ve eğlence mekanlarında birikmiş kolektif hafızaya dayanıyor. Projenin ilk aşaması olan yeni cephe yakın zamanda tamamlanarak ikinci safha işlerin üretimine başlandı.
İstanbul’un en önemli akslarından olan İstiklal Caddesi, kentin toplumsal dönüşümlerle geçirdiği radikal değişikliklere yıllar boyunca tanıklık etti. İlk yıllarda mağaza vitrinleri ve yapısal boşluklarla bir çeşit üstü açık pasaj olarak karşımıza çıkan cadde, ziyaretçileriyle oldukça güçlü bir etkileşim içindeydi. 1970’lerde, kalabalık yaya hareketine araç trafiği de eklenerek kentin en yoğun ve dinamik akslarından biri olmaya devam etti. Bu tarihte caddenin kimliğini belirleyen en önemli öğeler, perspektif boyunca birbirinin üstüne yığılan rengârenk tabelalar oldu. 1990’larda yayalaştırılan cadde kabuk değiştirdi ve itibarı arttı. Yaklaşık 25 sene boyunca ülkenin dönüşen sosyal yapısı, modernleşen toplum ve artan turizmin de etkisi ile bütün cadde vitrinleşti. Sonrasında, değişen turist profili, yerel politikaların ve kimlik değiştiren ticaret birimlerinin etkisi ile git gide piyasa yapılan ve zaman geçirilen bir yerden çok bir geçite dönüştü.
Açıldığından beri yeni ve özgün pek çok fonksiyonu bir araya getiren Fitaş Pasajı, caddenin değişen kimliğine her zaman adapte olabilmesi ile kentsel hafızada önemli bir yere sahip oldu. Beyoğlu’nun en büyük sinemalarından birine, ilk Mudo’ya, Horoz Bar’a, hatta 70’lerin önemli konserlerine sahne olan bir konser salonuna ev sahipliği yaptı. Ancak Tarlabaşı’nda başlayan yıkımlar, alışveriş kültürünün Şişli’ye kayması, sonrasında ise Beyoğlu’nun turistik bir merkeze dönüşmesi yapının birçok orjinal fonksiyonunun ve “Pasaj” niteliğinin kaybolmasına sebep oldu. 1990’lardan itibaren bina yıllarca sinema ve eğlence merkezi olarak varlığını sürdürdü.
Yapıyı klasik pasajlardan ayıran en önemli fark, geçit niteliğinin yanı sıra 7 kata dağıtılmış farklı fonksiyonların bir arada olduğu bir alışveriş ve eğlence merkezi niteliği taşımasıdır. Bu nedenle içinden geçilen bir pasajın ötesinde vakit geçirilecek katların birbirleri ile ilişkisi de projede önem kazanmakta. Bu anlamda yapıyı yatayda bir pasaj düşeyde ise hareketli bir sokak olarak görmek mümkün.
Yenileme projesinin ilk aşaması, zemin kattaki ticari birimlerin kullanılmasını teşvik etmek için yayaları çekecek yeni bir cephenin tasarlanması ve uygulanmasıydı.
Projenin ikinci aşaması, diğer katlarda Z Kuşağına hitap edecek deneyime yönelik fonksiyonların yerleştirilmesinden oluşuyor. Bunlar arasında bir eşcinsel kulübü, bir e-spor merkezi, kayıt stüdyoları, toplam 600 kişilik sinema salonları, 2000 kişilik bir konser salonu, kitapçı, yemek alanı, bowling salonu ve küçük bir oyun parkı bulunuyor.
Cephe açıklıkları içerideki fonksiyonlara göre şekillenirken, pasaj içinde sokak algısını her katta vurgulamak ve deneyimlemek için sokağa farklı açılardan bakan pencereler oluşturuldu. Panel açıları ve panel gözenekleri ise içerideki fonksiyonun niteliğine ve sokakta açıldığı görünümlere göre tasarlandı.